Bilgisayarımı Temizliyorum: merak edenlere söyleyeyim; bilgisayarımda ve maillerimde biriken şeyleri şuraya koyayım da sileyim istedim. Bunlar onlar işte.

29 Temmuz 2012 Pazar

16 Mart Katliamı

on  with No comments 
In  

16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi'nden çıkmakta olan sol görüşlü 
öğrencilere yapılan bombalı ve silahlı saldırıda 7 öğrenci öldürüldü, 41 
öğrenci yaralandı.
12 Eylül faşist darbesine giden sürecin planlanmış yol haritasında 
katliamlar sayfasını açan ilk olay buydu.
Faşist saldırıda Hatice Özen, Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah 
Şimşek, Hamit Akıl ve Murat Kurt yaşamını yitirdi.
Katliam sonrası toplanan on binlerce kişi "Faşist katillerden hesap 
soracağız, anıları yaşayacak" şeklinde sloganlar attı.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2'nci sınıf öğrencisi olarak o dönemi 
yaşayanlardan biriyim, biliyorum.
28 yıl sonra geriye dönüp baktığımızda, acıyla gördüğümüz şu: Katliamı 
gerçekleştiren faşist katiller bulunamadı. Bulunamadığı için hesap 
sorulamadı.
Bulunsaydı da sorulacağı çok şüpheliydi...
Maalesef, bir avuç arkadaşları ve aileleri dışında, katliamda hayatlarını 
kaybedenler toplumsal hafızadan silindi.
O zaman, sol görüşlü öğrencilerin sık sık tekrarladığı şu dörtlük vardı:
"Hain tuzaklarda
Kan uykularda
Vurulduk ey halkım
Unutma bizi..."
Ne acıdır ki, faşist darbecilerin lideri, bugün üniversitelerde, 
televizyonlarda, sosyete mekanlarında başköşelerde ağırlanıyor ama bu faşist 
darbenin gerçekleşmesi için planlanan katliamların ilki olan 16 Mart'ta 
silahsız, savunmasız biçimde öldürülen öğrenciler toplumsal hafızamızda 
kendilerine bir yer bulamıyor.
Daha da acı olanı katliamı gerçekleştiren faşist katillerin prototipleri 
televizyon dizilerinde ve o dizilerin oynatıldığı grupların gazetelerinde 
Polat olarak, Memati olarak, Doğubey olarak halkımıza kahraman kılığında 
takdim ediliyor.
Oysa, faşist katillerin acımasızca katlettiği o öğrencilerin elinde silah 
yoktu, bıçak yoktu, bomba yoktu...
Ellerinde ders kitapları ve üniversite yemekhanesinden alınmış soğuk yumurta 
ve tavuktan oluşan kumanya paketi vardı.
Çünkü faşist saldırılar nedeniyle üniversitede yemek yemeleri imkânsız hale 
gelmişti.
Bombalı saldırı sonrası yere serildiklerinde ellerindeki kitap ve kumanyalar 
akan kana karışmıştı.
12 Eylül faşist darbesi 17 yaşındaki solcu çocukları darağacına gönderirken 
16 Mart katliamının muhtemel faillerini sorgudan bile geçirmedi.
Ve Türkiye binlerce masum evladının katledilmesi pahasına gerçekleştirilen 
faşist diktatörlükle, daha sonraki demokratik süreçte de yüzleşmedi, 
hesaplaşmadı.
Bu hesaplaşma yapılamadığı için, ülkemiz hâlâ daha ağır bir militarist 
kültürün, en ufak demokratik ve aykırı bir canlanmada galeyana gelen faşist 
ve katliamcı atmosferin etkisinden kurtulamıyor bir türlü.
Evet, biraz hüzünle de olsa, tekrarlayalım:
Hain tuzaklarda
Kan uykularda
Vurulduk ey halkım
Unutma bizi...
Share:

20 Temmuz 2012 Cuma

Politikanın tarifi

on  with No comments 
In  
çocuk babasina sorar: "baba politika nedir?" baba söyle der: "bak oglum, ben eve para
>>>>>>getiriyorum,
>>>>>öyleyse ben
>>>>>> kapitalistim. annen parayi yönetir, öyleyse o hükümettir.
>>>>>>deden paranin doğru idare edilip edilmedigine dikkat eder, 
öyleyse o da sendikadir. hizmetçi kiz ise isçi sinifidir. bizlerin ise tek hedefi vardir, senin rahatligin. dolayisiyla sen de halksin.
ve altinda bezi ile yatan küçük kardesin ise gelecektir. söyle 
bakalim anlayabildin mi?" çocuk düsünür ve o gece babasinin
anlattiklarini düsünecegini söyler. gece yarisi cocukuyanir. cünkü kücük
kardesi >altini pisletmistir ve aglamaktadir. ne yapacagini bilemeyen 
çocuk anne ve babasinin yatak
>>>>>odasina gider. annesi yalniz ve derin bir sekilde uyumaktadir, öyle ki
onu uyandiramaz. hizmetçi kizin odasina gider. bakar ki babasi 
>>>>>>hizmetçi kizla yatmaktadir. dedesi de pencereden gizlice onlari
>>>>>>izlemektedir. hepsi öyle mesguldürler ki çocugun orada oldugunu
>>>>>>farketmezler bile. çocuk hiçbir sey yapamadan yatagina geri döner. 

>>>>>>Ertesi sabah baba çocuga kendince politikanin ne oldugunu
anlatmasini
>>>>>>ister. "evet" der çocuk, "kapitalizm" isçi sinifini kötüye
>>>>>>kullaniyor... sendika bunu seyrediyor... bu arada hükümet 
uyuyor...
>>>>>> halk ise dikkate alinmiyor... ve gelecek bokun içinde
>>>>>yatiyor!
>>>>>> iste politika >budur...
Share:

17 Temmuz 2012 Salı

Temelle Yunan askeri

on  with No comments 
In , ,  
Temel askerligini yunan sınırında yapıyormuş.
 Temel'in canı çok sıkılıyormuş.
 Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" 
işareti yapmış,Yunan aldırmamış.
 Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti 
yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme 
işareti yapmış, yunan aldırmamış.
 Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak "Topçu 
musun?" demiş, yunan aldırmamış.
 Bir ıslık daha çalmış "Gözcü müsün?" anlamında dürbün 
işareti yapmış, yunan aldırmamış.
 Nöbetler degişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş.
 Yunan'a hadi sınıra git demişler yunan da:
 - "Ben oraya gitmem. Orada bir deli türk askeri var, 
bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin 
fırlayacak diyor.
Share:

13 Temmuz 2012 Cuma

Ön yargiya dair‏

on  with No comments 
In  
Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ayrılmış tek başına
>yasayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda
>yaralı bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye baslar. 
>
>Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz.
>
>Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.
>Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar.
>Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. 
>Günler geçer ve kadın bir gün
>birkaç dakikalığına bile olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak
>zorunda kalır.
>Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır.
>
>Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. 
>Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe
>saldırır ve oracıkta öldürür hayvani.
>Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur.
>Anne odaya yönelir.
>Ve
>odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran
>parçalanmış bir yılanı görür.
>
>Einstein'in söylediği rivayet edilen bir söz var: 
>"
>İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan daha zordur".
>
>
ÖNYARGILARINIZI BEYNINIZDEN SILMEK VE KALBINIZDEN SEVGIYI EKSIK ETMEMEK 
>DILEGIYLE
Share:

11 Temmuz 2012 Çarşamba

SADECE DOĞUM GÜNÜNÜZÜ GİRİN

on  with No comments 
In  
http://www.hediyedenizi.com/DogumGunu/dogum_gunu.php

 
Siz doğduğunuz gün acaba AY dünyadan nasıl görünüyordu Doğduğunuz gün dolar kaç paraydı mark kaç paraydı. Doğduğunuz günkü hürriyet gazetesi ilk sayfası nasıldı. Kaç eşek yaşındasınız. O yılın hit parçaları neydi. Asgari ücret kaç paraydı gibi işinize yaramayacak ama okumak isteyeceğiniz bir sürü bilgi.
Share: