- Sekiz hafta süren baş ağrıları baş ağrısı olamaz, bir doktora gidin.
- Alışveriş yapmak zevkli değildir ve asla da olmayacaktır.
- "Beni seviyor musun?" diye sormayın. Emin olun ki, sevmesek yanınızda bir saniye bile durmayız.
- Bizden sizinle aynı üzüntüyü çekmemizi beklemeyin, o sizin kız arkadaşlarınızın işidir.
- Bir yere gittiğimizde, hangi kıyafeti giyerseniz giyin, size çok yakışıyor. Yemin ederiz. Sormayın.
- Biz erkekler basitizdir. Mesela, sizden ekmeği getirmenizi
istiyorsak, aslında ekmeği getirmenizi istiyoruzdur. Bundan, "Ekmek
masada değil" diye bir iğneleme yaptığımız sonucunu çıkarmayın.
- Eğer iki değişik şekilde anlayabileceğiniz bir şey
söylemişsek ve bunlardan biri kötü ve sizi üzecekse, kesinlikle öbür
anlamında söylemişizdir. Boşuna bizi sıkıntıya sokmayın.
- Eğer bir şey istiyorsanız sormanız yeterli. Birşeyi açıklığa
kavuşturalım. Biz erkekler öyle farklı anlamlar taşıyan dolaylı soruları
anlamayız. Ne istiyorsanız doğrudan söyleyin.
- Eğer şişmanladığınızı düşünüyorsanız, büyük ihtimalle
şişmanlamışsınızdır zaten. Bize sormayın. Cevap vermeyi
reddediyoruzdur.
- En karmaşık durumda bile bizim için temel kural şudur: "En kolayını seç!" Bizden komplike işler beklemeyin.
- Erkekler en fazla 16 renk görürler. Mesela, şampanya bir renk değil, bir içkidir.
- Erkeklerin çoğunun en fazla üç çift ayakkabısı vardır.
- Biz basitizdir. O yüden, otuz çift ayakkabınızdan hangisinin kıyafetinize uyacağını sormayın, bilmiyoruzdur.
- Cuma + Cumartesi + Pazar = Bol yemek ve mutfak
gerçekliğinin icrasıdır. Bizi anlamaya çalışın lütfen. Fazla
abartmayınız ama…
- Evi temizleyip yorulduktan sonra,
yüzünüze bakılmayacak haldeyseniz, yaptığınız temizliğin bizim için bir
anlamı yoktur. Takdir beklemeyin.
Temiz bir evden önce güzel, en azından bakımlı görünen bir kadınla bir evi paylaşmak daha anlamlıdır.
- Ev işlerinden sonra yattığınız yerde sızıp kalıyor ve her türlü
kur çabasına, "Yorgunum" diyorsanız, bu bizi bozar. Bir erkeğe temiz
evden önce temiz bir eş, hatta sadece bir eş lazımdır. Temizlik bir
temizlikçi tarafından da yapılabilir ama bazı şeyler temizlikçi ile
yapılmaz… Yapılmamalı da.
- Size: "Neyiniz var?" diye sorduğumuzda, "Hiçbir şeyim
yok." Derseniz, size inanırız. Bizim için olay bitmiştir. O yüzden, bir
şeyiniz varsa doğrudan söyleyin. Sonra bizi anlayışsız durumuna
düşürmeyin.
- Yeteri kadar ayakkabınız ve elbiseniz varken bizi iflas ettirmek bir sevgi gösterisi değildir.
tanrı dünyayı yarattığı zaman gelecekteki ulusların temsilcilerini yanına
çağırmış her birine ikişer erdem vermiş...
İsviçrelilere ;
düzenlilik ve yasalara saygı ...
İngilizlere ;
soğukkanlılık ve asalet ...
japonlara ;
çalışkanlık ve sabır ...
İtalyanlara ;
neşe ve romantizm ....
fransızlara ;
şarap ve güzel yemekler
türklere ;
zeka ve dürüstlük ve tayyip sevgisi ....
meleklerden biri bu dağıtımdan sonra tanrı`ya sormuş ?
`bütün uluslara ikişer erdem verdiniz ama türklere üç tane`.
`evet ama` demiş tanrı `sadece ikisini kullanabilecekler`
- böylece;
bir türk zeki ve tayyipçi olduğu zaman dürüst olmayacaktır...
bir türk dürüst ve tayyipçi olduğu zaman zeki olmayacaktır...
bir türk hem zeki hem de dürüst olduğu zaman tayyipçi olmayacaktır
erkek: bana isminizi bağışlar mısınız? kadın: neden? sizin yok mu?
erkek: size bir içki ısmarlayabilir miyim? kadın: aslında içkinin parasını direkt alsam daha iyi olur.
erkek: ben bir fotoğrafçıyım ve ne zamandır sizinki gibi bir yüz arıyordum. kadın: ben de estetik cerrahım ve ne zamandır sizinki gibi bir yüz arıyordum.
erkek: sanırım sizinle daha önce bir kez çıkmıştık ya da iki kez?
kadın: sadece bir kez çıkmış olabiliriz, çünkü aynı hatayı ikinci kez yapmam. erkek: nasıl bu kadar güzel olabiliyorsunuz!
kadın: sanırım doğarken sizin payınızı da ben almışım.
erkek: bu cumartesi benimle çıkar mısınız? kadın: üzgünüm, bu cumartesi başım ağrıyacak.
erkek: birçok erkeğin başını döndürüyor olmalısınız. kadın: siz de birçok kadının midesini bulandırıyor olmalısınız.
erkek: sizi çok mutlu edebilirim. kadın: nasıl? gidiyor musunuz?
erkek: size evlenme teklif etsem, ne cevap verirdiniz?
kadın: bir şey diyemezdim muhtemelen, çünkü gülerken konuşamam. erkek: sizi sinemaya davet edebilir miyim?
kadın: ben o filmi gördüm. erkek: hayatım boyunca neredeydiniz?
kadın: sizden saklanıyordum. erkek: hayatım boyunca neredeydiniz?
kadın: hayatınızın geri kalanında da olacağım yerde, rüyalarınızda. erkek: sizi daha önce bir yerde görmüş gibiyim...
kadın: evet, o yüzden artık oraya gitmiyorum. erkek: bu koltuk boş mu?
kadın: evet, ama oturursanız bu boşalacak. erkek: ne işle meşgulsünüz?
kadın: kadın taklidi yapıyorum. erkek: sizi çıplak görebilseydim çok mutlu ölürdüm herhalde.
kadın: ben sizi çıplak görseydim gülmekten ölürdüm herhalde
- Beni seviyor musun?
- Hayır şu anda gazete okuyorum!
- Ne? Beni sevmiyor musun?
- Ben öyle bir şey demedim!
- Hayır, dedin!
- Bak yine konuşma öğretiyorum diye kızacaksın…
- Ne konuşması?
- Sen şimdiki zaman kullanarak " Beni seviyor musun?" dedin…
- Eeeeee, ne olmuş?
- Şimdiki zaman demek o anda yapılan işle ilgili zamandır, ben gazete okurken seni nasıl seveyim?
- Beni gazete okumadığın ya da gazeteni bitirdiğin zaman sevme ihtimalin var mı?
- Sevmekten kastın ne?
- Sen adamı çatlatırsın…
- Çatlamak isteyene ben bir şey yapamam, sevmekten kastın ne onu söyle, birçok sevme şekli var…
- Ne gibi?
- Aşkla sevmek, sevgiyle sevmek, mecburen sevmek vs. vs.
- Gazeteni bitirdikten sonra beni aşkla sevme ihtimalin var mı?
- Nasıl aşkla?
- Onun da mı çeşitleri var?
- Tabii, sevgili aşkı, ilahi aşk, karşılıksız aşk…
- Gazeteni okumayı bitirdiğinde beni sevgili aşkıyla sevme ihtimalin var mı?
- Bırak bunları da bana su getir!
- Nasıl su istiyorsun?
- Basbayağı su…
- Bizde bayağı su yok!
- Canım saçmalama…
- Ne saçmalaması, önce bir bardak mı, bir şişe mi, bir maşrapa mı su istiyorsun? Onu söyle…
- Bana bir bardak su verir misin?
- Nasıl bardak?
- Ne demek nasıl bardak?
- Olur mu canım? Kristal bardak var, adi cam bardak var, plastik bardak var.
- Bana bir adi cam bardak su verir misin? Mahsus yapıyorsun değil mi?
- Niye mahsus yapayım?
- Deminkinin intikamı bu galiba…
- Demin ne oldu?
- "Beni seviyor musun ?"diye sormuştun ya…
- ne zaman?
- Demin…
- Demin ne demek? Kaç zaman önce anlamına geliyor?
- ………………….
- Niye sustun?
- Düşünüyorum…
- Ne düşünüyorsun?
- Evliliğimiz niye bu hale geldi?
- Ne hali?
- Yalın hali değil tabii…
- Niye gelmiş?
- Senin espri yeteneğinin olmaması yüzünden…
- Şimdi bana yeteneksiz mi demek istiyorsun?
- Öyle demedim…
- Ne dedin ya?
- Of be yeter!
- "Of be yeter" değil mi?
- Yeter tabii, ne istiyorsun gecenin bu vakti?
- Bunca yıllık evliyiz bana bir defa sevdiğini söylemedin…
- Söylemek şart mı?
- Ne yani? Sessiz film oynar gibi hareketlerini mi takip edeceğim, söylemesen nasıl anlaşılır?
- Ben senin kocanım, tabi ki seni seveceğim…
- Nasıl yani? Mecbursun diye mi?
- ………….
- Yine sustun, hep susarsın zaten, bir de cump yatak… Ne konuşursun, ne bir fikir söylersin…
- …………..
- Elaleme bak, bir de sana bak!
- …………..
- Nemci!
- …………..
- Nemci, nemci diyorum!
- Babam uyumuş anne, bağırma
Madde 3: Cocuk yuzmeyi cabuk ogrensin diye babasi tarafindan
kucaklanip denize atilir..
Turkiye'de babalar sahillerin olmazsa olmazlaridir. Yuzme ogrensin
diye cocuklarini kucaklar ve 'Sikma kendini, rahat birak' diye suya
atarlar. Bahane de hazirdir. 'Olur mu? Bak Rusya'ya. Orada cocuklari
dogar dogmaz havuza atiyorlar, yuzmeyi ogrensin diye. Olimpiyatlarda
goruyoruz herhalde...'
Madde 7: Hesap odeyen erkek, hesabi odemek icin gereken islemi masanin
altinda yapar.
Turk erkegi odedigi hesabi masadakilerin gormesini istemez. Eger
gorurlerse ayip olacagini dusunur ve karsidakilerin 'Ulan amma da
gorgusuz herif, hem ismarliyor hem de hesabi gozumuze sokuyor'
demesinden cekinir. Boyle bir davranisa bir de Eskimo erkeklerinde
rastlanilabilir. Hesabi acikta odeyen Eskimo'nun eli haliyle
donacaktir.
Madde 11: Turkiye'de ilk, orta, lise, universite, yuksek lisans,
doktora fark etmez, sinav kagitlari dagitilirken, bir ogrenci mutlaka
'Hocam istedigimiz sorudan baslayabilir miyiz?' sorusunu sorar.
Ayni ogrenci, ogretmen haftaya sinav yapacagini bildirdiginde 'kacinci
sayfaya kadar sorumluyuz hocam' sorusunu soran ama yine de sinava
calismayan ogrencidir.
Madde 25: Tum israrlara ragmen misafir 'Yemeyecegim yeter!' diyorsa,
ev sahibi son kozunu degerlendirir ve ilahi gucu cumle icinde kullanip
'Bak Allah'in adini verdim' diyerek misafiri koseye sIkistirir.
Misafir bunun uzerine midesi dolu olsa da, ilahi kudret korkusundan
midir kacis yolu kalmamasindan midir, ne var ne yoksa bir cirpida yer.
Madde 31: Isyeri acilisinin yapildigi gun satilan ilk urunden elde
edilen para (siftah parasi) bereket getirecegine inanilip
cerceveletilir ve isyerinin duvarina asilir.
Isyerleri acilisi cok onemlidir. Alisveris yapanlar urunlerin gercek
karsiligini degil, gonullerinden geceni kasaya birakirlar. Ilk
alisveris parasi herkese gosterilir.
Madde 34: Uzerinden arac gecsin ve temizlensin diye isyeri
paspaslari cadde ortasina firlatilir.
Sinek avlayan esnaf Turkiye'de temizlik hastasi kesilir. Alir eline
hortumu bastan asagi dukkaninin bulundugu caddeyi, kaldirimlari bir
guzel sular. O da yetmez, yandaki caddeleri ve sokaklari da sulamayi
is edinir. O arada paspaslar da temizlikten payini alir.
Madde 42: Misafirlikte kolonya ikram edilirken buyuklerin ellerine
cocuklarin kafasina dokulur.
Ayni misafirlikte biraz buyuk bir cocuk varsa mutlaka 'Gecen bunu
hamama goturduk. Babasini da getirseydin bari dediler' geyigi mutlaka
yapilir.
Madde 46: Durakta degil de, her el kaldiran yolcu gordugunde duran
otobuse halk otobusu denir. Halk otobusu halki kirmaz, durur.
Halk otobusunun belediye otobusunden tek farki budur.
Madde 49: Sehirlerarasi otobus yolculuklarinda kan bagi yoksa (kari,
koca, yegen, yenge gibi) bayan yanina erkegin oturmasi firma
tarafindan kabul edilmez..
Turkiye'de en onemli namus bekcileri otobus muavinleridir.
Muavinlere gore birbirlerini hic tanimayan iki karsi cinsin, mesafe
olmaksizin seyahat etmesi, atesle barutun birbirine bitisIk iki
koltuktan bilet almasi gibi bir seydir. Buna asla izin vermezler.
Ancak gidilecek yol boyunca erkegin yanina oturtmadiklari genc kizi
kesmeyi de ihmal etmezler.
Madde 63: Gelinin belinde yer alan kirmizi kusak bekareti simgeler.
Damadin elbisesi uzerinde renkli bir caput parcasi, herhangi bir
isaret bulunmadigindan cinsel ge cmisi hakkinda fikir yurutmek mumkun
degildir. Aslinda bu gecmisle pek ilgilenen de yoktur.
Madde 64: Kafa bir yere carptiginda sismesin diye cignenmis ekmekle ovalanir.
Turklerin 'Kendi kendine tedavi' yontemleri sadece bunlarla bitmez.
Agriyan yere sicak tugla konur. Isitilmis cay bardaklari ile sirt
cekilir. Arpacik cikmis goze sarmisak surulur. Sarilik olmus kisiye
kendi idrari icirilir. Kesilen ve kanayan yere tutun basilir. Pasli
civi batan yer sopayla dovulur. Burkulan yere biftek baglanir. Yanan
yere dis macunu surulur.
Madde 66: Butun ilaclar buzdolabinda saklanir.
Buzdolabinin kola, su, gazoz koyulan bolgesi ilaclara yetmeyince,
ilaclar yumurtalarin bulundugu alanda, kurumus yarim limonlara
komsuluk yapar.
Madde 75: Sokak ortasinda aska gelip sevisen, kedi, kopek at gibi
hayvanlar once 'Host, kist, pist, aloooo' denilerek uyarilir. Sevisme
halinin devam etmesi durumunda hayvanlar sopa benzeri bir cisim
kullanilarak ayrilir.
Uc-bes guvercin bir araya gelip, bulduklari kirintilari kafalarini
delirmiscesine one arkaya sallayarak tetikte yerken, kendilerine dogru
aniden kosan birini gorduklerinde topluca kacarlar.
Guvercinler neden boyle bir davranisla karsilastiklarini
anlamazlar. 'Kişşşşt' diye ses cikarip guvercinlerin ortasina dalan
bir Turk'un de anlasilacak bir hali yoktur zaten.
(Alıntı)